15 Mayıs 2012 Salı

2+2=4 => 4+4+4=0

Yukarıdaki başlık, bir süredir alçak sesle alttan alttan tartışılan bir konunun matematik gösterimi. Matematik sevenler bunu “iki artı iki eşittir dört ise dört artı dört artı dört eşittir sıfır” diye okur ama işin Türkçe’si şudur: “İki iki dört öldü eğitim üstünü ört”!
Bugünlerde yan yana üç tane 4 gören herkes kendi tarafına çekilip devasa tiyatrodaki rolünü alıyor. Yıllardır kullanın aynı yöntem bu konuda yine işlemeye başladı. Önce kabul edilemeyecek denli zararlı bir plan öyle sıradan bir şekilde ortaya atılıyor, ana akım medya başlıyor bunu yumuşatmaya, orasından tutup burasından çevirip ve hatta yün gibi eğirip tiftik tiftik ettikten sonra altın vuruş o bildiğimiz çoğunluğun kaldırıp indirdiği ellerle geliyor. Yani biz konuşuyoruz, ama isteyen istediğini yapıyor.
Ama bu defa durum çok ciddi çünkü yapılacak değişiklik üç beş yılı değil nesilleri olumsuz etkileyecek bir alanda yapılıyor. Yasa taslağı şu anda alt komisyonda, oradan geçip Meclis Genel Kurulu’na geldiğinde günün makul bir saati olursa, son anda bir önergeyle ters köşe yapılmazsa, yasalaşacak olan taslağın şu anda tartışılan hali şöyle:
4+4+4 denilen kesintili zorunlu eğitim sistemine çocuk giriyor (yaş 7), ilk 4 yıl temel eğitim alıyor (yaş 11), eski sistemle ilkokul 5’inci sınıfa başlamadan meslek seçimini yapıyor ve sonraki 4 yıl seçtiği meslekle ilgili eğitim alıyor (yaş 15), derken ilk 8 yılı tamamlayınca bir yarım soluk alıp yeniden karar veriyor açıköğretimden mi yoksa örgün öğretimden mi devam edeceğine. Açıköğretim seçerse kaydını yapıp kitaplarını alıp evinde kendi kendine öğretim görecek, okula giderse eğitim-öğretim hayatı kesilmeden 12 yıl zorunlu eğitimden geçmiş olacak. İktidar 8 yıllık zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarmış olacak, son yıllarda politik ve ekonomik alanda dünya liderlerinden olan ülkemizin artık eğitim seviyesi de artarak dünyayla yarışır hale gelecek, daha eşit, daha gönençli ve çok az destekle kendi kendini eğitebilen bir toplum olacağız. Bunların hepsi elbette gerçek olabilir ama bir şartla: Ceteris paribus, o da bizde yok! Ekonomik, siyasi ve ticari alanlarda çok büyük eşitsizlikleri barından bir ülkede eğitim söz konusu olduğunda yukarıdaki planların tıkır tıkır ve herkes için eşit işlemesi mümkün olamaz, her konuda ortaya çıkan o tanımlanamayan ‘birileri’ daha eşit olacaktır. Yoksa bu daha eşit birilerini kollayan diğer birileri, 11 yaşında çocuğa meslek seçtirmeye ve aynı yasayla çıraklık yaşını 11’e indirmeye kalkışmaz.
Taslakla ilgili elimizde ne var ne yok değerlendirip nesiller üstü bir konu olan temel eğitime ilişkin doğru bir fikre sahip olmamız gelecek nesillere borcumuzdur.
Taslak ilk haliyle ortaya atıldığında, ilk dört yılında sonunda 11 yaşında ‘Bakanlar Kurulu kararıyla’ (bunun hikmetini ben anlamadım, anlayan bana da anlatsın) meslek seçimiyle birlikte açıköğretime geçiş opsiyonunun sağlanması öngörülüyordu. Yani ilk dört yıl temel zorunlu eğitimi alanlar isterse açıköğretime geçerek okula gitme zorunluluğu olmadan evinden okuyabilecekti. Ama özellikle kız çocuklarıyla ilgili gelen itirazlardan sonra geri adım atıldı. Şimdi ilk 8 yıldan sonra açıköğretime geçiş şansı öngörülüyor. Kaybettir ve buldur hikayesi... Mevcut 8 yıllık kesintisiz eğitim sisteminde de zaten ilk 8 yıldan sonra açıköğretime geçiş imkanı bulunuyor. Öyleyse açıköğretim opsiyonunun sunulması bir amaç değil.
İlk dört yıldan sonra mesleki eğitime yönlendirme ve aynı anda çıraklık yaşının 11’e çekilmesi başlı başına bir felaket... 11 yaşında çıraklık, ILO sözleşmelerine ve insan haklarına aykırı olmakla birlikte daha fazla çocuk emeği sömürüsünü beraberinde getirir, üstelik bu kadar küçük yaş işverenlerin de tercih ettiği bir şey değil.
Sadece 4 yıllık temel eğitimden sonra çok küçük bir yaşta eğitimde ‘ayrıştırma’ yapılması dünyada rastlanmamış bir durum ve eğitimcilerin şiddetle karşı çıktığı bir konu. Bir çocuktan hayatını etkileyecek bir seçimi bu kadar küçük yaşta yapmasını istemek çok büyük haksızlık! Şu anda 18 yaşında üniversiteye giren bir gencin bile meslek seçimini çok erken ve bilinçsiz yaptığı düşünülürse 11 yaşında hangi çocuk aklı sağlıklı bir karar verebilir? İş ailenin yönlendirmesine kalır ve o zaman daha sağlıklı olur diyenlere Türkiye’de ebeveynlerin ortalama eğitim düzeyinin 6 yıl yani ortaokul terk seviyesinde olduğunu üzülerek hatırlatmak isterim. O halde kime kalır bu yönlendirme işi? (Hep derler aklınıza ilk gelenin doğru olma ihtimali yüksektir diye...) Bu arada ilk dört yılın sonunda meslek seçimi konusuna imam hatip liselerinin orta kısımlarının açılması dahil...

Sonraki yazımda taslağın öne sürülen gerekçeleriyle birlikte uzman görüşlerini ve raporlarını ele alacağım.


Selda Doğan
29 Şubat 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder